Tuesday, May 08, 2007



MEDENİYET DÜZEYİ

İşte Londra’nın batı tarafında yer alan “Richmond” denilen bölgenin “Ham” adlı yerindeki bir otobüs durağı. Bu Ham denilen yer merkezi bir yer de değil üstelik. Tabloya göre, Kingston tarafına gidecek ilk otobüsün gelmesine 11, ikinci otobüsün gelmesine 17 dakika var. Durağın içindeki tabloda, o bölgedeki çeşitli yerlere giden otobüslerin numaraları ve hangi duraklardan geçtiklerini gösteren bir harita var. Gideceğiniz yerden geçen otobüs bulunduğunuz duraktan geçmese bile, haritaya bakıp hangi duraktan geçtiğini buluyorsunuz. Direğin üzerindeki “M” harfi o durağın bir nevi ismi. Direkteki diğer bir tabloda ise otobüsün geçiş saatleri ve ne kadar sıklıkla geçtiği yazıyor. Aşağıda malum tablo var. Resmi üzerine tıklayıp büyütürseniz yazılar okunuyor.

Aşağıdaki resim gene Ham’den. Yolda daha önceden kazı yapılmış, ama dikkatlice kapatılmış. Yama yerleri görünmesine rağmen, çukur ya da tümsek yok.

Aşağıdaki resimde gene batı tarafında “Kew Gardens” denilen yerdeki sıradan bir cadde bulunuyor. Yalnız, resimde bir gariplik var. Bütün arabalar çizgilerin içine düzenli bir şekilde park edilmiş!

Bu resimde ise Richmond metro istasyonunun hemen yanındaki yaya geçidi var. İngiliz gevurları buna “zebra crossing” diyorlar. Trafik ne kadar akışkan olursa olsun, ne kadar çok araç olursa olsun, adımınızı yaya geçidine attığınız anda bütün trafik duruyor. Araçların hepsi duruyor, isterse durmasın! Cezası var efendim! Hatta ilk geldiğimde hâlâ Türkiye kafasına göre düşündüğümden, geçidin başında trafiğin azalmasını beklerken arabaların bir bir durduğunu görüp şaşırmıştım – alışkanlık işte. Sıkıysa Türkiye’de doğrudan adımınızı atıp geçmeye çalışın bir!

Kısa bir anektod da aktarayım: Yılbaşı gecesi elimize biraları alıp kapının önüne çıktık. Saat 12’yi biraz geçmişti. Her yerden havai fişekler atılıyordu gökyüzüne. Yanımdaki arkadaş ev sahibim Robert’a sordu: “Bu kadar çok havai fişeği kim atıyor? Devlet mi düzenliyor bunu?” Robert gülümseyerek yanıtladı: “Sanmıyorum. Bu kadar örgütlü bir işi devlet beceremez. Sıradan vatandaşlar atıyor.”

Şimdi soru: Türkiye’nin yukarıdaki gelişmişlik düzeyine erişmesi kaç “yüzyıl” alır? Dileyen “bin yıl” cinsinden de hesaplayabilir.

6 comments:

Anonymous said...

Aslinda umitsiz vak'a degil. Eskiden otobus icin siraya girilmezdi. Otobus gelince, ilk durakta dahi Allah Allah sesleriyle kapiya saldirilirdi. Sonra uzun yol otobus seferlerinde, yolcular da sigara tuttururdu. Vapurlarin icinde icilirdi. Kirmizida duran otomobilin arkasinda korna calarlardi. Yani demek bazi seyler degisebiliyor. Ceza lazim ama bir de siradan halkin devamli tepkisi de lazim.

Karsidan karsiya gecme konusu, California'da da anlattiginin benzeri. Ama New York'ta hic dinlemez, ustunden gecerler. :o)

www.elifsavas.com/blog

Anonymous said...

sevgili bliyaal....
uzun zamandır bende sana yazamadım..aslında tüm yazdıklarını okuyorum...ama eve hala net bağlantısı alamadım....yazdığın şeyler...yaptığın kitap tanıtımları..hepsi birbirinden güzel ve birbirinden düşündürücü....
yurtdışında doğmuş ve çocukluğunun 3/2sini orda geçirmiş biri olarak diyeceğim şudur ki...ben depresyona yeni girmedim...henüz çocuktum bunalıma girdiğimde....:))
türkiyeye döndüğümüzde günlerce ağlamıştım...inaılmaz kötü bir duyguydu benim için....çocuklar,çevre...kurallara uyum...herşey ama herşey farklıydı...
yazında ne de güzel karşılaştırmışsın...
sanırım ben yaşlanırım ve eğer olursa çocuğumun çocuğu rahat edebilir....
aynı düşüncelere sahip bizler ne yazık ki azınlıktayız...
pazar günü özgeyle boğazda yol almaya çalışırken yola atlayan insanlar sinirlerimizi bozdu..karşıdan araba geliyor ve sen yolda yürüyorsun..nasıl olsa araba durmak zorunda!!!bir resimde söylemişsin ya arabaların hepsi düzenli parkedilmiş...bizim park olayımız bir yana kaldırımda yürüme..yol adabı derselri almamız gerekli....
neyse,
özgişle de konuştum...
ilk fırsatta buluşalım bliyaal...
buluşma yeri aynı yer olabilir...
sevgiler,
nurdan

Nakhar said...

Hayır daha insanlarımızı insaniyet anlayış hoşgörü cinsinden eğitememişken...

Okul, hastane,gibi kuruluşlar binlerle, cami mescit tekke zaviye her neyse milyonlarla sayılırken...

sen kalk yol durumundan bahset... insanoğlu evrim geçirir aya taşınır bizimkiler hala aynı yeri 3 yaşında çocuk edasıyla bozup bozup yapar...

bahsettiklerinin %20 si istanbulda var gibi belki de daha azı... yani araba saatleri filan :) başka da birşey yok...

bizimkiler sahte makyaj yapıyor şehirlerin yüzüne sonra bi yağmur yağdı mı bütün makyaj akıyor daha ne diyeyim :)

bliyaal said...

Elif; bir de şu koku sorunu bir halledilebilse. Yaz ayında bir kokuyor ki otobüslerin içi, sorma. Ya İstanbul trafiğine ne demeli? Bence çok geniş bir metro ağı lazım.

Nurdan – Özge; içimde bir his var, şimdi tekrar Londra’ya gitsem sanki hiç ayrılmamışım gibi gelecek. İlk gittiğimde de daha ilk gün sokakta yürürken yabancılık ya da alışma derdi çekmedim. Belki kendiliğinden olan bir şey bu. Ama çok kalınca insan bayağı alışıyor. Özge’nin dediği gibi açık bir yerde de buluşabiliriz.

Nakhar; hep diyorum, be memlekete bir diktatör lazım. Yeter ki liberal olsun. Araba saatleri olsa bile onlara uyan yok. Şimdi tüp geçit yapacaklarmış, ama Allah bilir o da sızdırır falan.

narsis said...

Biraz asiri bir yunaytidkingdim aski bu sanki.

Zebralar konusunda diyecek ne var? Taksim'de yollari yaya gecidinden gecerken tum arkadaslarim solumdan yuruyor, ben o sirada yavaslamamaya cabalayan her turlu sofore (ki en tehlikeli tip olan sari dolmus soforleri de dahil) el kol hareketleri ya da YAYA GECIDI!!!!! cigliklarimla karsi koyuyorum. Bir gun biri sana bi' koyacak sehit olacaksin trafik kurali ogreteyim derken demisti bir arkadasim.

Istanbul trafigi icin hazirlanan son rapor da Istanbul'dan umutsuzdu. Egitim sart, espri gibi geliyor.

Benim Istanbul'da kullandigim rotalardaki otobusler nedense hep saatinde (arti eksi bes diyelim) geldi. Hic mi aksama olmuyor, hele halk otobuslerinin yoldan dolmus misali adam toplamasi ya da belediye soforlerinin ramazanda orcumu bozup cikayim gibi isguzarliklari nedeniyle oluyor. DA ESKISI KADAR DEGIL.
Metro ise apayri bir kahkaha konusu. Istanbul'u kazmak demek tarihle bogusup kalmak demek. Kac defa durduruldu kazilar ben sayamadim =) Olacak umariz amcasi, gec kaldi biliyoruz ancak olacak umariz.

Ha o tabelalar super, tek kusurlari var: Duraga gidiyorsun, otobusunun 10:15'te gelecegini sen zaten Turk isi de olan harita/rotadan bakmistin evdeyken. Saat 10:13. Tabelada gelecek otobusun 10:15 oldugu yaziyor. Seviniyorsun evet evet tam zamani! 10:15? 10:16? 10:17?? Artik bir sonraki otobus 10:30 olarak gorunuyor, sen otobus firmasina kufrediyor ve yandaki bakkaldan seker meker almaya karar veriyorsun. 10:18, tabelaya gore daha 12 dakika bosuna bekleyeceksin. Oysa sen kasiyerden £20 ustu almaya calisirken 10:15 otobusu tabelada belirtilmeyen 3 dklik rotarla gozlerinin onunden kayip gidiyor.

Rotalarla nereden nereye ulasacagini belirtmelerine hayranim, ilk baktigimda cozmem zor olmustu ama artik sapkam olsa da cikarsam onlerinde derim.



~~~
Baska bir medeniyet ornegi de benden gelsinnnn:

Malum en egitimlilerinin arasindan cok halkin (haha) icinde yasiyorum ben. En son birkac liseli iki cocugun pesinden cocuklari gebertmek amacli kostu sokagin ortasinda. Ki yaninda kaldigim aile burada boyle olaylar nerdeyse hic yok diye ozellikle burayi secmis. Yan komsunun kapisi penceresi arabasinin lastikleri falani filani kalmadi. Evlerine kamera yerlestirdiler, poliste 18 dilekceleri var. Sonuc sifir.
Hatta veletler yan komsumuzun kendilerini dovdugunu iddia ettikleri icin adama karsi dava acildi.
Ornekler artabilir, gerci bunu polisin her yerde ayni polis olmasiyla da bagdastirabiliriz.


Istanbul o denli kotu degil bence. Cok daha iyi olmali. Bunca yilin ardindan hala emeklemede altyapisizliktan altyapiya geciste tamam da. Istanbul kotu degil yine de.

Nakhar said...

istanbulun nüfusu filan fazla ya yarıya düşürecekler işte sen olayı bilmiyorsun...

tüp geçit yapılacak böyle koca koca kamyonlar geçerken çatırt fanus bozuntusu tüp geçit kırılacak :)

ne senaryo ne senaryo... bakalım biz ölmeden olsunda yorumunu sonra geçeriz altyazı olarak...