ALLAH BIR YASTIKTA KOCASIN
Gecen ayki cuma gunlerinden biri, calistigim restoran acisindan olagandisi bir gun oldu. Normalde hafta ici saat 6 gibi calismaya baslamama ragmen, cuma gunu gelecek ozel bir topluluk icin oglen saat 12'de ise basladim. Zira escinsel bir cift, nikahtan sonra aileleri ve arkadaslari ile birlikte restorana ogle yemegine geleceklerdi.
Restorana gittigimde, onceden hazirlanmis olan 40 kisilik uc masa ile karsilastim. Masalarin sonunda, uzerlerinde mustakbel gelin ile damadin (!) ismi yazan buyuklu-kucuklu gri renkte balonlarin yer aldigi bir demet vardi. Balonlarin uzerinde, gri fon uzerine beyaz renkte kalplerin yaninda, ciftin isimleri olan "Stratos" ve "Martin" yaziyordu. Sonradan ogrendigime gore bizim Stratos Yunanli imis.
Davetliler nikahtan sonra geleceklerdi. Ancak ondan once, oldukca sik giyinmis iki kadin gelip hazirlanan masalari kontrol ettiler. Kadinlardan biri Martin'in annesi imis. Kadincagiz oldukca sevincli ve heyecanli idi; etrafina gulucukler sacip oradan oraya kosturuyordu. Ne de olsa, insanin evladi hergun evlenmiyor.
Sonra mustakbel yeni evli cift geldi. Boylari yaklasik 1.85 cm olan, oldukca yakisikli ve yapili, 26-27 yaslarinda, uzerlerinde sadece beyaz bir gomlek ve siyah kumas pantolon olan iki genc. Stratos - esmer tenli Yunanli - gomleginin gobek uzerinde kalan butun dugmelerini cozmus ve boynuna uzunca tesbihe benzer bir kolye asmisti. Martin - kel Ingiliz - sanki isten yeni gelmis gibi, resmi bir haldeydi ve kravat takiyordu.
Bizim arkadaslar arasinda kimin "damat" kimin "gelin" olduguna dair tartismalar surup giderken, topluluk oturup yemegini yemeye koyuldu. Yemekten sonra, millet, elinde icki kadehleri, ortalikta dolasip birbirini tebrik etmeye basladi. Bu esnada yeni evli cift surekli birbirini oksuyor, sariliyor, arada atesli atesli opusuyordu. Hatta, halinden gerdege kadar zor dayanacagi belli olan Martin, birkac defa Stratos'a pandik atti. Benim kanaatime gore, Stratos buyuk ihtimalle "gelin" idi; zira Martin'e gore daha "yumusak" davraniyor, surekli esine sarilip onun kelini oksuyordu.
Daha sonra saraplar acildi. Davetliler ellerinde kadehler ile masalar arasinda dolasirken, Stratos'un kiz kardesi bir kagit cikarip konusma yapti. Kardesi ile Ingiltere'ye universite ogrencisi olarak geldikleri gunlerden, birlikte ayni yatakta uyuduklarindan bahsetti. Kardesinin evliligi yuzunden oldukca heyecanli olan kiz, konusma esnasinda bir hayli duygulandi, sesi titredi ve gozleri doldu. Arada cift davetliler ile resim cektirdi. Hatta davetliler arasinda yer alan 8-10 yaslarindaki bir oglani aralarina alip birkac poz da onunla cektirdiler.
Butun bu sarilip, opusup koklasma olaylari esnasinda, ben de arkadaslar arasinda dolasip "bugun burada mutlu bir yuvanin temelleri atildi, artik darisi bizim basimiza" deyip durdum. Tabii, onlar da "git isine, sapik herif!" dediler. Maalesef, insanlar arasinda hala medeni duyarlilik gostermekten aciz kimseler olmasi uzuntu verici. Fakat, geleneksel degerlerin asindigi ve aile kurumunun yok olmaya yuz tuttugu boylesi bir cagda, hala evlilik gibi kutsal bir kuruma inanan bu guzel insanlari gormek bende hafif bir mutluluk dalgasi yaratti. "Hey gidi gozunu sevdigiminin Avrupa medeniyeti! Iste cagdas uygarlik seviyesi!" dedim icimden. Adamlar bizden kim bilir kac yuzyil ilerideler.
Ne yazik ki, onca is yogunlugu arasinda, restorandan ayrilan cifte gidip "Allah bir yastikta kocasin" diyemedim. Isten cikarken davetlilerin biraktiklari su gri renkli evlilik balonlarindan bir tanesini hatira olarak almayi planliyordum. Ama balonlar oldukca buyuk olduklari icin, metroda tasirken bana sorun cikartacaklarini dusundugumden, uzule uzule geride birakmak zorunda kaldim.
Ayni gun yolda giderken ufak bir "top" buldum. Mubarek ramazan ayinda ve mubarek cuma gununde ilahi bir isaret olabilecegini varsayarak elime aldim ve "Allah hayira cikarsin" diyerek cebime attim.
No comments:
Post a Comment