Sunday, August 12, 2007


DUVAR YAZILARI

Kütüphaneyi karıştırırken taa ortaokulda aldığım baskısı kalmamış iki kitap buldum: “Biz Duvar Yazısıyız” (Gülay Kutal, Metis Yayınları, 4. basım, 1988) ve “Biz de Duvar Yazısıyız” (derleme, Metis Yayınları, 1989). Son kitaptaki karikatürleri Latif Demirci çizmiş. İkisi de Sovyetlerin dağılmasından önce yayınlandığı için bazı Soğuk Savaş yazıları da var. Aralarından beğendiklerimi aşağıda yazdım.

* * *

Orta yaş, insanın kendini bir-iki hafta içinde eskisi kadar güçlü hissedeceğini sandığı zamandır.

Demokrasi başkalarıyla paylaşılamayacak kadar güzeldir.

Sağa oy veriyorum,
Çünkü ben bir eşeğim.

Gerçek, içkisiz zamanlarda ortaya çıkan bir yanılsamadır.

Arabanın önündeki çocuklar kazaya neden olur.
Arkadaki kazalar da çocuğa …

Seçim düzeni değiştirebilseydi yasal olmazdı.

Norveç polisini yasaklayın.

Düşün – ve hepimizi şoke et böylece!

“Uzman” son dakikada çağrılan ve böylece suçun bir kısmını yüklenmesi sağlanan kişiye denir.

Good night everybody
Good body every night.

Sovyetler sizi ziyaret etmeden,
Siz Sovyetleri ziyaret edin.

Daha çok fasulye yiyin. Norveç’in daha çok gaza ihtiyacı var.

Oy kullanma! Bu sadece onları cesaretlendirmeye yarıyor.

İsa yaşıyor ve hâlinden memnun.
Şu anda Tanum Kitapçısı’nda İncil imzalıyor.

Tanrı yaşıyor! Onunla konuşun!
(Saat 6’dan sonra fiyatlar yarı yarıya)

Aşkın gözü kördür.
Evlenince yeniden görmeye başlar insan.

İntikamını al!
Çocuklarının başına dert olacak kadar uzun yaşa.

Evlilik, kadının aslında ne tür bir erkekle evli olmak istediğini anladığı bir süreçtir.

Oy verme,
Kendin yap!

Önce bir kralın yönettiği bir krallıktık. Sonra bir imparatorun yönettiği bir imparatorluk olduk. Şimdi de Margaret Thatcher’ın yönettiği bir ülkeyiz.

Zengin adamın esprisi her zaman çok komiktir.

Yaşıyor olmaktan memnun musun?
Hayır, şaşkınım …
(Moskova’da bir tuvalet duvarı)

Bir arzunuz olursa lütfen resepsiyona müracaat edin.
Ne yapamayacağımızı anlatalım.
(Moskova’da Russia Oteli’nin tuvaletinde)

Sovyetler Birliği’nde niçin et bulunmaz?
Koyunlar çalışır, inekler yönetir de ondan!

SSCB’de yaşama kuralları
1. Düşünme
2. Düşünsen de konuşma.
3. Konuşsan da yazma.
4. Yazsan da yayınlama.
5. Yayınlasan da adını verme.
6. Adını verirsen de hemen inkâr et.

Boris eskiden Baturka hapishanesinin tam karşısında oturuyordu.
Şimdi evinin tam karşısında oturuyor.

Önce iyi haber: Reagan vurulmuş.
Şimdi de kötü haber: Hâlâ yaşıyormuş.

Bir erkeğin karısına laf anlatabilmesinin tek yolu,
Başka bir kadınla konuşmasıdır.

Dünyanın bütün işçileri,
İşi bırakın!

Kadın hareketlerini destekliyoruz!
Ama ritmik olursa …

Türkler kardeştir, işçiler yetimdir.
İşçiler de Türk olduğuna göre,
Türkler öksüzdür!

Geldim, gördüm, yedim!
(Özal)

Anayasada yeri yok,
Ama yaşamayı seviyoruz
(M. Üstündağ)

Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İşsizim, solcuyum, hapisteyim.

Biseksüel idim.
Seninle ikiseksüeliz.

“Köpek faşistler!”
Faşistler köpek bilem olamazlal (Muhlis Beyğ)

Strangers in the night,
AIDS in the morning

Savaşma seviş!
Sevişirken nasıl olsa savaşıyorsun.

Geldim, gördüm, yemedim.
(İstanbul Üniversitesi yemekhane duvarı, 1988)

Düşenin dostu olmaz,
Pezevengi olur
(M. Üstündağ)

Kişi başına düşen milli gelir azaldıkça,
Kişi başına düşen milli umut artmaktadır.

Büyük Gençlik Sınavı (ÖSS) Partisi
Bütün son sınıf lise öğrencileri davetlidir.
20 Nisan 1986

Adalet mülkün temelidir,
Mülk ise adaletsizliğin …

Türk, öğün, çalış,
Babana bile güvenme.

(K)Oyum ANAP’a.

* * *

Sizin de bildiğiniz duvar yazıları varsa, söyleyin de kültürümüz artsın.

6 comments:

Fulya said...

kimse, görmek istemeyenler kadar kör degildir. (jonathan swift)

kimse, isitimek istemeyenler kadar sagir degidir. (Seneca)

Bu deveyi gütmeyecegiz bu diyardan da gitmeyecegiz. (I.özel)


Para her kapiyi açar ama kitleyemez

Ölülerin çenesini baglarlar, burada gördüklerini orada söylemesinler diye. (a.nihat asya)

bir dolu duvar yazisi okuttun bana bugun Ilahi Bliyaal:))) (Fulya)

bliyaal said...

Sevgili Fulya,

Sağolasın, yeni yazılar eklemişsin.

Hem bak, o kadar yazı okumakla popüler kültüre de bulaşmış oldun. :)) Fena mı oldu? Ben Özel ve Asya’nın dediklerini beğendim en çok.

Yalnız, o Özel “Kadınlar size benim kölem olmayı teklif ediyorum,” diyen adam değil mi yawu? :))

Sevgili Özge,

Bir adet kalp derken hafif bir kasvet mi sezdim yoksam?

Hem o kadar ekonomitürk’de Adam Smith hakkında yazmışken. Smith’den bir parça iyimserlik geçmiş olması gerekir diyorum. Yoksa Malthus’un kötümserliği mi geçti?

Canlılık için Kapital’den günde üç sayfa okumak lazım diyorum.

* * *
Bu arada, Blind Guardian’ı beğenen olmadı mı?

Goddess Artemis said...

@ bliyaal:

Metis'ten arka arkaya çıkmış bu iki kitap, ben de var. Kütüphanemin özel bir köşesinde duruyorlar. Bir örnek de benden:

"Descartes'e göre,
düşünüyorsam varmışım.
Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre,
Hiç yaşamamışım.

Yokluk içinde Varlık
Varlık içinde Yokluk mu
Çekiyoruz?"


N.B. Blind Guardian'ı sever ve dinlerim. Teşekkürler :o) Yalnızca, bir siteye ya da bloğa girdiğimde, isteğim dışında çalmaya başlayan müziklerden tiksinirim. Yani, her zaman ve her yerde olduğu gibi, zorla dayatılan hiçbir şeyi kabullenmem!

gaykedi said...

konuyla alkası yok ama simdi sabah kahvemi icerken gazetelere bir bakayim dedim Emin colasan'i sutlamislar hurriyetten, acikcasi herkes bu son yazsısı yuzunden zannedecek ama ben oyle oldugunu zannetmiyorum, uslubu bana zaman zaman cok itici geliyordu, acikcasi sevmezdim!

bu arada siteme bak seni gene ebeledim :)

Anonymous said...

evet ya çölaşanı şutlamışlar...ben okumam aslında kendisini ama bence bu işin içinde bi bit yeniği var...

Cancan ben bu ara hala Einstein'da takılı kaldım...D&R dan ne kadar kitabı varsa sipariş ediyorum valla...bi tanesini adamlar bulamadılar, sitede var gözükmesine rağmen...iki adet ingilizcesi elimde. evvelsi gün 6 adet kitap daha sipariş ettim...aralarında sam harris te var:)) ve sepete 12 adet kitap attım bi ara onlarında siparişini onaylamam lazım!! odamda yer kalmadı! daha geniş bi oda ve kocamannn bi kütüphane istiyorum, şu yemek dönüşü girdiğimiz Ada kitapçısının yeni dizayn kitaplığı gibi...

Erwin Schrödinger'den bir kitap ve Leonardo da Vinci'nin hayatını anlatan bi kitap da siparişleirm arasında...Abicim okunulacak bi ton kitap var ya....hepsini okumadan ölmem umarım...

Haydin öptüm....

By the way, PS ablamızdan şarkı koyyyyy da alıştırma yapalım:))

Özge

bliyaal said...

Goddess artemis,

Yazılar için sağolasın. Ben de o kitapları ara ara elime alır okurum, sonra unuturum. Zaman geçtikten sonra yine okurum ve sanki hiç okumamışım gibi olur.

Kitapların çıktığı 80’lerin ayrı bir yeri var. Çocukluğum o dönem geçti. Televizyonda Altın Şehirler vardı. 20 küsur sene evvel …

Özge,

Bana o kitapların bir listesini versene, merak ettim. Bu arada 12 kitabı nasıl okuyacaksın? Doğan Hızlan’ın bilem fazladan evi var kitapları için. Arada Sosyal Yayınları’nda görüyorum kendisini. Ekranda eğik duruyor, ama benden daha uzun.

En son Machavelli’nin Prens’ini aldım. Ben de vardı, ama Rekin Teksoy aslından çevirmiş. Üşenmemiş, Dante’yi çevirmiş adam.

Benim oda da kitaplar yüzünden kokuyor. Daha geçen hafta halıyı yıkadım, kitap kokusu deterjanın ve yünün kokusuyla birleşince odaya ağır bir hava yayıldı. Arada içim geçiyor otururken valla. :))

Ben de tezle ilgili okumalara başladım. Bu sıcakta hiç çekilmiyor. Tezin son cümlesini kafamda tasarladım bile: “Kahrolsun kapitalizm!” Metnin içine de yer yer “Şampiyon Fener!” diye ekleme yapacağım, nasıl olsa hocalar okumazlar.

Bundan sonra metinlere arada şarkı koyayım diyorum.